17) Husüf (Ay Tutulması) Namazı
SORU : Ay tutulduğu zaman, müslümanların kendi evlerinde tek başına olarak güneş tutulması namazı gibi kılmaları nedir ?
CEVAP : Güzel görülmüştür.
SORU : Nasıl kılınır ?
CEVAP : Gizli ve aşikâr okuyuşla iki veya dört rekât namaz kılmaları
SORU : Bu namazın camide cemaatla kılınması, İmam Azam'a göre nedir ?
CEVAP : Sünnet değildir; fakat caizdir.
SORU : İmam Şafiî ile İmam Ahmed ve diğer bazı hadis alimleri de, bu namazın nasıl kılınması görüşündedirler ?
CEVAP : Cemaatla
SORU : İmam Malik'e göre ise, cemaatla kılınabilir mi ?
CEVAP : Hayır
İnsanların geceleyin her taraftan toplanıp bunu cemaatla kılmaları güç bir iştir.
SORU : Şiddetli rüzgâr, fazla karanlık, geceleyin fazla aydınlık, yer sarsıntıları ve taşkın hastalıklar gibi korkunç olaylar karşısında da güneş ve ay tutulması namazları gibi bir namaz kılınması nasıl görülmüştür.
CEVAP : Güzel görülmüştür.
Bu gibi arızalar ve olaylar, hep Allahü Teâlâ'nın azamet ve kudretine, hikmetli işlerine delâlet eden birer nişandır. "Biz o âyetleri (mucizeleri) ancak korkutmak için göndeririz." (İsra, 59) âyet-i kerîmesinin beyanı üzere, bu gibi alâmetler insanları korkutmak, onları günahlardan kurtarıp ibadet ve tevbeye yöneltmek için zaman zaman meydana gelen kudret alâmetleridir. Bunları gören sağduyulu bir kimsenin ruhunda bir korku ve bir heyecan belirir. Gözlerinin önünde Yüce Allah'ın celâl ve azameti canlanmaya başlar. Artık o kimse, büyük yaratıcımızın bu âlemi ne kadar muntazam ve mükemmel bir şekilde yaratmış olduğunu anlar. Daima o büyük yaratıcının korumasına muhtaç olduğunu kavrar. Bu anlayışla, ezelden beri var olan yaratıcısına döner. O'na saygı için namaz kılar, O'nun koruma ve yardımına kavuşmak için dua eder. Böylece gafletten uyanır. Anlayışlı bir ruha sahib olmak için çalışmış olur.
Güneş ve ay'ın tutulmasının ne gibi muntazam kanunlar dairesinde meydana geldiği bilinmektedir. Düşünen bir insan için, bu kanunları, böyle belirli ve mükemmel bir şekilde meydana getiren Yüce Yaratıcıyı anlamak en yüksek bir görevdir.
Güneş ve ay tutulması ile, aydınlık nimeti karanlığa dönüyor. İki parlak kürenin görüntüsünü yoğun bir gölge kaplıyor. Bu durum devam edecek olsa, hayatımızda kim bilir ne acı değişiklikler meydana gelir. Halbuki her şeyi bilen, hikmet sahibi olan âlemlerin yaratıcısının koyduğu tabiat kanunları buna engel oluyor. Bu korkunç üzüntü verici durum az sonra kalkıyor. O iki kudret kaynağı, yine olanca parlaklığı ile aydınlık ve nurlarını etrafa saçıp durmaya başlıyor. Artık bundan dolayı Kerim ve Rahim olan yaratıcımıza binlerce, yüz binlerce şükretsek, yine kulluk görevimizi yerine getirmiş olamayız.
Hiç kimsenin doğmasından veya ölmesinden dolayı ay ile güneşin tutulmayacağını Peygamber Efendimiz beyan buyurmuşlardır. Şöyle ki: Peygamber Efendimizin muhterem çocuğu İbrahim, bir buçuk yaşında iken hicretin onuncu yılında vefat etmişti. O'nun ölümü gününde güneş tutulmuştu, insanlar bu masum yavrunun ölümünden dolayı güneşin tutulduğunu sanmışlardı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz: "Güneş ile ay bir kimsenin ne ölümünden, ne de hayata kavuşmasından dolayı asla tutulmazlar. Bunların tutulduğunu gördüğünüz zaman namaz kılın, Yüce Allah'a dua edin."
Diğer bir hadîs-i şerîfde de: "Bunlar Yüce Allah'ın alâmetlerinden iki nişandır" diye buyurulmuştur.
Peygamber Efendimizin mübarek ifadeleri daima böyle gerçekleri aydınlığa kavuşturmuş, insanları yanlış düşüncelerden ve inançlardan engellemiştir. Her yönü ile pak olan İslâm dini, akla ve hikmete uygun olmayan inanç ve davranışlardan büsbütün beri bulunmuştur. Artık böyle yüksek bir Peygambere ve mukaddes dine kavuşmamızdan dolayı ne kadar şükür secdelerine kapansak, yine az değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder