Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

12 Nisan 2018 Perşembe

PEYGAMBER EFENDİMİZİN TÂLİM VE TERBİYE USÛLÜ



PEYGAMBER EFENDİMİZİN TÂLİM VE TERBİYE USÛLÜ

Âlemlere Rahmet olarak gönderilen son peygamber Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizi, her cihetiyle anlatmamız elbette mümkün değildir. Peygamber Efendimi-| zin, putlara tapan, kendi öz evlâdını diri diri gömebilen, her ; türlü kötülüğü kılı kıpırdamadan işleyebilen bir topluluğu, i Allah ve Resûlü’nün emir ve yasaklarına riâyette kıl kadar i tâviz vermeyen bir cemiyet hâline getirmekte takip ettiği : usulleri maddeler halinde îzâh etmeye çalışalım. Ancak tak-; dir edersiniz ki, onu, bir yönüyle dahi olsa, kâmilen anlat-; mak mümkün değildir. Bunun için îzâhlarımız, belki de, sâ-hili olmayan denizden, bir damla olacaktır.

1- Her şeyden evvel sevgili Peygamberimiz (s.a.v) tâlim ve terbiyede son derece müşfik ve merhametli idi. Huzurunda bulunan herkese değer verirdi.
Ashâb-ı Kirâm’dan Muâviye Bin Hakem Es-Sülemi şöyle anlatıyor: “Ben Resûlullah Efendimizle berâber namaz kılıyordum. Cemaatten birisi hapşırınca: “Yerhamükellâh” dedim. Cemaat bana fena şekilde baktılar. Ben de: “Vay evlâdını kaybeden annemin hâline! Helâk oldum”, dedim. Cemaat ellerini dizlerine vurarak beni susturmaya çalışıyorlardı. Ben de sustum. Peygamberimiz namazını bitirince beni çağırdı. Annem babam ona fedâ olsun! Ondan önce de ondan sonra da öğretmek cihetinden, daha güzelini görmedim. Beni ne azarladı, ne dövdü, ne de kötü söyledi. (Sâdece): Bu namazdır (ey Muâviye!) namazın içinde insan kelâmından hiçbir şey konuşulmaz. O ancak teşbih, tekbir ve Kur’ân okumaktan ibarettir" buyurdu.

2- Ağır ağır konuşur, mühim kelimeleri ve cümleleri tekrarlar, konuşmasını bıkkınlık verecek kadar uzatmazdı. Mübârek dili sussa hâli ile irşâd ve terbiye ederdi.
Hz. Âişe vâlidemiz: “Resûlullâh (a.s) sizin konuştuğunuz gibi peş peşe ve çabuk konuşmazdı. Açık, seçik ve dinleyenlerin hıfz edebileceği şekilde (ağır ağır) konuşurdu", buyurmuşlardır.

3- Muktezây-ı hâle münâsip vaziyete uygun şekilde konuşur, herkese her şeyi anlatmazdı.
Ebû Hüreyre (r.a) şöyle buyurur: “Ben Resûlullâh (s.a.v)’dan iki kap (dolusu ilim) öğrendim. Onlardan birini (herkese) yaydım. Diğerini ise yayıp (açıklasaydım), şu boğaz kesilirdi."

4- Bazan karşılıklı suâl cevap tarzında konuşur, mu-hâtabı akil muhâkemeye sevk eder, mukâyese, teşbih, mlzâh, terğlb ve terhîb ile tâlim buyurur, öğretir; zaman zaman da İmtihan ederdi.

5- Sözlerini yemin ve tekrar ile kuvvetlendirir, mü-\ him şeyleri söyleyeceğinde oturuşunu ve tavrını de-; ğiştirir, bazan bir nidâyı tekrar ederek, muhâtabı ikaz j eder, bazan muhâtabın elini tutarak anlatırlardı.
Bir hadîs-i şerifte: “Vallâhi İmân etmiş olamaz. Vallâhi îmân etmiş olamaz. Vallâhi îmân etmiş olamaz.” Yâ Re-sûlallah! (Kim iman etmiş olamaz?) Denilince «şerrinden, komşusunun emin olmadığı kimse.» buyurdular.
"Peygamber Efendimiz (a.s) üç defa: “Ben size günahların en büyüğünü haber vereyim mi?” Biz de: ‘?Yâ Re-sûlallah! Haber ver,” dedik. Peygamber Efendimiz (a.s): “Allah (c.c.)’a şirk koşmak, anaya babaya ezâ vermek.” Peygamberimiz (a.s.) Dunları söylerken bir şeye dayanmış i vaziyette idi. Hemen doğruldu ve oturdu. ‘Vikkat ediniz! İ Bir de yalan söz ve yalan yere şâhltllktlr. ” Buyurdular ve json cümleyi tekrar etmeye devam ettiler. Hatta sükût etmeyecek (son cümleyi tekrar etmeye devam edecek) zannettik.

6- Peygamberimiz (a.s) zaman zaman, öfkelenir, vaziyet bunu îcâb ettirdiği İçin ashâbını bu yolla tâlim ve terbiye ederlerdi.
Ebû Hüreyre (r.a) şöyle rivâyet etti: “Peygamberimiz (a.s) yanımıza geldi. Biz kader mevzûunda konuşuyorduk. Peygamberimiz (a. s) öfkelendi. (Mübarek) yüzleri kızardı. Hattâ yüzü nar tânesi yarılmış gibi bir hale geldi ve buyurdu ki: "sizler bununla mı emir olundunuz veyâ ben size bunun için mi gönderildim?. Sizden evvelkiler, (Benî Isrâil) bu iş hakkında münâzaa ettikleri için helak oldular. Ben kader mevzuunda münâkaşa etmemenizi size vâclp kılmıştım.


7- Kendisine verilen tebliğ vazifesini yerine getirmekte bütün gayretini ortaya koyardı. Bu hususta hiçbir güç ona mâni olamamıştır.
İşte âhir zaman nebisinin tâlim ve terbiye usûlünden sayabildiğimiz birkaç madde. Ve İşte, vazifesi peygamber vazifesi olanların örnek alacağı usûller.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder