KELIME-I TEVHÎD’İN FAZİLETLERİResûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Ey Ebû Hüreyre, her amel mizanda tartılabilir, an ‘Lâ ilâhe illâllâh’ kelimesi hariç. Muhakkak sâdık olî (ihlâsla) onu söyleyenin mizanının bir kefesine kelir tevhîd, diğer kefesine de yerler ve gökler konulsa elb kelime-i tevhîd ağır gelir.”
“Kıyâmet günü bir kişi amelleri tartılmak üzere miz. getirilir ve günah ve hatalarının yazılı olduğu doksan kuz sicil (büyük defter) açılır. Her bir defter gözün gc bildiği yer kadar geniş ve uzundur. Mizanın bir kefes konulur. Allâhü Teâlâ ona:
“Bu defterlerde bulunan (günahlardan) bir şeyi ini edebilir misin? Kirâmen Kâtibîn meleklerim (yapmadı; şeyleri yazarak) sana zulmettiler mi?” diye sorar. K ‘Hayır, yâ Rabbi’ der. Allâhü Teâlâ:
“Bu günahlara karşılık olacak bir sevabın var mı?” di sorar. Kul, “Hayır” der. Allâhü Teâlâ:
“Muhakkak senin, bizim nezdimizde büyük bir sevat vardır ve bu gün sana asla haksızlık edilmeyecektir” b yurur ve üzerinde 'Lâ ilâhe illâllâh’ yazılı bir kâğıt çıkarı ve mizanın diğer kefesine konur. Günahların yazılı old ğu defterlerden ağır gelir. Zira Allâhü Teâlâ’nın ismiy tartılan hiçbir şey ondan ağır gelemez."
“Lâ ilâhe illâllâh Muhammedün Resûlullâh” kelime-i te hîdi Kur’ân harfleriyle yirmidört harfdir. Kul kelime-i tevhî kalbi ile ihlâsla söylerse Rabbimiz Teâlâ buyurur ki: “Yirmi dört harf(li kelime-i tevhîd) ile geldin. Gündüz v geceyi yirmi dört saat olarak yarattım. Bu saatlerde işle diğin gizli ve âşikâr, büyük küçük, hata ile yahut kasder sözle yahut fiille işlediğin her günahı bu kelime-i tevhî hürmetine bağışladım.
Azîz Mahmûd Hüdâî (k.s.) buyurdu:
İyi bil ki kelime-i tevhîd zikri ve zikrullah (Allah ism-celâlinin zikri) Allâhü Teâlâ'ya ulaştıran yolların en ya kınıdır. Ancak Resûlullâh Efendimiz’e (s.a.v.) ulaşan bi silsileye mensup kâmil bir mürşid telkiniyle olmak şarttır (Hulâsatu'i-Ahbâr, A. Mahmûd Hüdâi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder