Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

30 Mayıs 2017 Salı

TALAT PAŞA (CESÂRET Mİ BASİRET Mİ?)




İngiliz ve Fransızların Çanakkale’yi geçebilecekleri endişesine kapılan ittihat ve Terakki hükümeti tedbir olarak pâdişâh ve hükümeti Anadolu’ya taşımaya karar vermiştir. Sultan Abdülhamîa Han'ı da ricâ yoluyla ikna edip, Anadolu'ya götürmeye karar vermişlerdi. Bu gidiş hâtırasını Ercü-mend Ekrem Bey şöyle anlatıyor: “Hepimiz Sultan Abdülhamîd Han’ın huzûruna, elpençe, dizilmiştik. Talat Paşa, pek hürmetkâr bir ifâde ile önce vaziyeti anlattı ve sözü asıl ziyâretimizin sebebine getirdi. Hülâsaten şöyle diyordu: “Âcil bir tehlike arzetmemekle berâber vaziyet çok ciddîdir. Düşman deniz ve kara yolu ile Çanakkale’yi zorluyor. Şiddetli müdâfaaya rağmen Allâh korusun boğazı geçecek olurlarsa pâdişâh, hükümet ve hânedân-ı saltanat esârete düşecek. Elîm bir musâlehaya mecbur olmamak için gerek zât-ı şâhâne ve gıerek meclis ve hükümet, Anadolu'ya geçip harbe orada devâma karar vermiştir. Hattâ zât-ı şâhâne için Konya'da Çelebi Efendi’nin konağı tahliye olunmuştur. Korkulan vazıyet Allâh korusun vukû’ bulursa, zât-ı hümâyûnlarının hangi şehirde ikâmet buyurmak isteyeceklerini birâder-i şâhaneleri tarafından öğrenmeye me’mur edildik. Emir ve irâdelerinizi bekleriz" diyerek niyetimizi anlattı.

Sultan, Tal’at Paşa’yı sonuna k adar soğukkanlılıkla dinledi. Keskin bakışlarını hepimizin üzerinde ayrı ayrı gezdirdikten sonra dedi ki:

- Şevketli blrâderimin hâklpây-ı şâhânelerine sadâkatimi arz ederim. Endîşeleri tamâmen boşunadır. Eğer dokunulmamı» İse, ben Çanakkale'yi zamanında tahkim eylemiştim. Oradan hiçblj donanmanın geçmesi mümkün değildir. Boğaziçi de öyledir. Artıma, farzedelim ki, böyle bir felaket meydana geldi ve başımıza.kon-duğu takdirde Sultan’ın yapacağ ı şey, tâcını, tahtını, tebaanı bırakıp zelîl bir şekilde kaçmak değildir. Saltanat ve tahtının altında canını teslim etmesi icap eder. Büyük dedem Hz. Fâtih, bu beldeyi küffar elinden fethettiği vakit Blzaıns İmparatoru Kostantirt kâçma-yıp, harp ede ede can vermek cesâretini göstermişti. Biz Fatih'in torunları, Kostantin'den aşağı kalamayız. Zât-ı şâhâneyeböylece arzediniz. Müsterih olsunlar ve Alllâh’ın takdirine boyun eğMnler. Şuradan şuraya kımıldamasınlar. Düşman buraya giremez. Bana gelince, ben artık bir yere gitmem. Yegâne arzum burada ölmektir. İirâderimden ve hükûmet-i seniyeden bu arzuma mânî olunmamasını istirham ederim” dedi ve geldiği gibi kısa temennâlarla bizi selâmlayarak salondan çıktı. Bizler de sarayın merdivenlerinden kös kös inip Dolmabahçe’ye doğru yola çıktık. Yolda derin düşüncelere dalmış olan Tal’at Paşa bir ara bize dönerek:

- Aldık mı payımızı! dedi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder