30 Mayıs 2017 Salı
DÂVÛD-İ İSKENDERÎ HAZRETLERİNDEN:
Cenâb-ı Hâkk’ın muhabbetinden bir zerreyi, bin yıllık ibâdete de- gışmel Çünkü; hadîs-i şerifte “Kişi sevdiği İle beraberdir.” buyrul- muştur. Şehvetler, bitmeyen arzu ve ihtiraslar, üstü örtülü azaplardır. Alimler, zâhırî ve bâtınî âlimler olarak ikiye ayrılır. Zâhirî âlim; ilmi arttıkça, Ş°hretl’ tanınması artan kimsedir. Fakat bâtınî âlim bunun zıd- dıdır. Manâlar âleminde ilerledikçe, kendisini ve ilmini idrâk etmek- ten âciz kalırlar. İlmi de kendisi ile birlikte gizlidir. Görünüşte onun ilminin ve kendi hâlinin bir belirtisi olmaz. Onu ancak ehil olanlar bilir.
Kalbin ihlâs ile “Lâ Ilâhe lllallâh” diyerek birdefâ Allâh’ı (c.c.)’ı zikretmesi, Allâh’dan gâfil olarak yapılan yer dolusu ibâdetten hayırlıdır.
Cehennem ehli İçin azapların en şiddetlisi, cennet nimetlerinden mahrum olmaktır. Bu mahrum olmanın sıkıntısı, onlara azapların hepsinden daha acı gelir.
Senin, az amel ve nurlu bir kalb ile Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna çıkman; çok amel, fakat nûrsuz bir kalb ile çıkmandan daha hayırlıdır.
Mahlûklar arasında hilekârlık, düzenbazlık olmadığı zaman, Allâh (c.c.) ın Ihsânları yağmur misâli yağmaya başlar.
Gönül kapılarının açılmasında elde edilebilecek en büyük nasip gaflet hâlinden kurtulabilmektir. Bir kimse, Rabbini bırakır, Ondan başka birine bakar ve gönül verirse, başına şu üç şey gelir:
1. Kalbinde, hakkı ve hakikati görmesine mâni’ olan perde hâsıl olur.
2. Kalbini, mahlûklara kaptırdığı İçin hesâba çekilir.
3. Niyetini bozup Allâh (c.c.)’tan başka bir şeye gönül verdiği için
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder