Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

30 Nisan 2017 Pazar

TEFSİR, TE’VÎL VE TERCEME




Tefsir lügatte, "keşfetmek, beyân etmek, ortaya koymak ve tzâh etmek” gibi mânâlara gelir. Istılahta ise, “Kur'ân-ı Kertm’dekl kelimelerin mânâlarını, âyetlerin hükümlerini, kıssalarını, muhkem ve müteşâblh olanlarını, nâslh ve mensûh olanlarını ve nüzûllerlndekl sebepleri, kendilerine açıkça delâlet eden lafızlar İle tzâh etmek.” şeklindedir.

Te'vîl ise “Kur'ân-ı Kerîm’ln âyetlerini, muhtemel olduğu mânâlardan birine sarf etmektir” diye tarif edilir.


Tefsîr, te’vîl'den daha umûmî bir mânâ ifâde eder. Çünkü tefsir, yalnız bir mânâya ihtimali olan lafzı tzâh etmektir. Te'vîl ise, muhtelif mânâlara ihtimali olan lafzı, o mânâlardan yalnız birine sarf etmektir, imâlm-ı Mâtüridî’ye göre tefsirde kat'ıyyet; te'vîlde ise ihtimallerden birini, kat'î olmaksızın tercih vardır. Terceme (halkımız arasında "tercüme" şeklinde kullanılır ise de doğrusu budıır) iki türlüdür. Biri Tefsiri Terceme’dir ki bu, bir nevi tefsirdir. “Bir Ibârenln mânâsını, daha tafsilatlı bir başka ibâre İle İfâde etmek” mânâsına gelen Tefsiri Terceme, aslın aynı sayılamaz. Belki aslın meâlinl bir dereceye kadar anlatmış olur. Kur'ân-ı Ke-rîm’in bu şekilde tercemesine cevâz verilmiştir. Ancak böyle bir tercemenin kabul edilmesi için tefsirdeki şartlara riâyet edilmesi îcâp etmektedir.


Tercemenin diğer şekline (kelime kelime yapılana) ise Harfi Terceme denir. Bu şekildeki terceme, aslının tam dengi olmayı, aslının mânâsını tam olarak ifâde etmeyi îcap ettirir. Ancak bu şekildeki terceme, mümkün değildir. Çünkü lügatler arasındaki farklar, insanların anlayış ve üslup farklılıkları böyle bir tercemenin meydana gelmesine mâni'dirler. insan kelâmında bile mümkün olmayan harfi terceme’nln, Kur’ân-ı. Kerîm için aslâ mümkün olmayacağı açıktır. Bu yüzden İslâm âlimleri, Kur’ân-ı Kerîm'in harfî tercemesinin yapılamayacağı husûsunda ittlfâk etmişlerdir.


Kur'ân-ı Mübîn'in “apaçık bir Arapça” ile nâzil olduğu birçok âyet-l kerîme ile ifâde edilmiştir. Yapılan hiçbir tefsîr, te'vîl ve tercemenin, Kur’ân-ı Kerîm’ln yerini tutamayacağı, onun hem lafzındaki hem de mânâsındaki harikûlâde güzellikleri ifâdede âciz kalacağı, ruhlara verdiği huzur ve sa-fâyı temin edemeyeceği, böyle olunca da “Türkçe Kur’ân” tâbirinin ne kadar yanlış olduğu apaçık bir şekilde ortadadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder