Cennetü'l Muallâ’nın bulunduğu yerin ismi önceleri Hacûn idi. Mekke şehri Ma’lat ve Mesfele olmak üzere iki kışıma ayrılmıştı. Şehrin ileri gelenleri, Ma'lat'da, (yukarı mahalle) otururlardı. (Mezarlık) buradaydı.
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) dedelerinden Kusayy, Hacûn'a defnedildikten sonra burası mezarlık olarak kullanılmaya başlanmıştır. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) dedesi Abdülmuttalib de orada medfûndur.
Mekke'nin fethinde Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) çadırını Hacûn'a kurdurmuştu. Zamanla mezarlık da Makberetü'l-Ma'lat diye meşhur oklu. Hz. Peygamber’in Mekke kabristanını gösterek, "Bu kabristan ne güzeldir!” buyurması ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hanımı Hz. Hatice vâlide-mizin burada medfun bulunmasından ve Türkler'in "ma'lat” kelimesini "Muallâ” şeklinde okumalarından dolayı buraya “Cennetü'l-Muallâ” denilmiştir.
Cennetü'l Mualla ayrıca Ezvâc-ı Tâhirat’dan Hz Mey-mûne, ashâbtan Hz. Sa’d bin Ebi Vakkas, Hz. Abdullah bin Abbas, Abdullah bin Ömer, Hz. Ebû Bekr’in kızı, Hz. Osman’ın kızı gibi daha nice mü’min ve mü’minâtın medfun okluğu mübârek bir kabristandır.
Kanunî Sultan Süleyman 950(1543-1544) yılında Hz. Hatice validemizin kabrine yüksek kubbeli bir türbe yaptırmış ve bir de türbedar vazifelendirmiştir.
Evliya Çelebi seyahatnâmesinde: "Bütün Mekke halkı pazartesi ve cuma geceleri Muallâ’ya giderek Kur'ân okurlar, sadakalar verirler. Böylece kabirleri haftada iki kere ziyâret ederler. Hiçbir yerde Ölüye bu kadar itibar olunmaz. Hakir bunları bilip orada öleceğim geldi... Cennetü’l-Mual-lâ'da yetmiş beş adet kubbeli mezar, Hz. Peygamber'in dedesiyle amcasının kabirleri de kubbeli fakat diğer türbeler gibi süslü değildi ve türbedarları da yoktu.
1925 yılında Mekke Suûdiler'in eline geçtikten sonra Abdülâzlz b. Suûd'un emriyle 1926'da Cennetü’l-Muallâ’-daki bütün türbeler yıktırılmış ve mezar tasları kaldırılmıştır. Halen hiçbir mezar taşının bulunmadığı Cennetü'l-Mualtâ yine mezarlık olarak kullanılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder