Dünya Hocalı’da İnsanlığını Unuttu
“Karabağ Azerbaycan’ındır” Deyince Benzin Dökerek Diri Diri Yaktılar
SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov’un “aşkarlık”, “yeniden kurma” sloganlarıyla başladığı reformdan yararlanan Ermeniler
“milletlerin kendi kaderlerini tayin etme prensibini” kullanarak
Azerbaycan’ın tarihî arazisi olan Karabağ’ın Ermenistan’la birleştirilmesi için harekete geçti. 1988 Şubat’ından itibaren 500 bin kadar Azerbaycan Türkü Ermenistan’dan kovuldu.
7 Aralık 1988’de Ermenistan’da yaşanan deprem sonrasında ise
Azerbaycan, Ermenilere doktor ve kurtarıcı ekipler göndermiş,
bu ekipler bir günde 63 Ermeni’yi enkaz altından çıkartmıştı.
Lakin 11 Aralık’ta Azerbaycan’dan kalkan İL 76 uçağı deprem
bölgesine uçarken Ermeniler tarafından vuruldu. 77 Azerbaycan
Türkü uçakla beraber yanarak hayatını kaybetti. Bundan başka
Azerbaycan’ın dört bakanı, üst düzey devlet görevlileri ve dört
Kazakistan temsilcisinin olduğu helikopter, toplantı için Dağlık
Karabağ’a uçarken Ermeniler tarafından yine vuruldu. Helikopterdekilerin hepsi yanarak hayatlarını kaybettiler. Kısacası Ermeniler barış adımlarına bu şekilde cevap vermişlerdi.
Karabağ’daki çatışmayı körüklemek;
Sovyetlere ülkedeki ekonomik sorunlardan dolayı çıkacak isyanı bastırmak ve Afganistan’dan çıkarılmış orduları yerleştirmek için gerekliydi. Amerika ve Avrupa ise bu çatışmayı Sovyetleri
bitirecek bir hamle gibi görüyordu. Böylece Azerbaycan halkı çatışan büyük güçlerin ortasında yalnız başına kaldı. Sovyet yönetiminin haklarını korumadığını gören halk sokaklara çıktı
Sovyetlerin Afganistan’dan çıkarttığı ordu, Ermenilerin kullanımına verildi. Bir taraftan Ermeniler silahlandırılırken, diğer taraftan Azerbaycan halkının elinden av tüfekleri alındı. Moskova’nın Karabağ tavrını protesto eden halk yollara döküldü. 20 Ocak 1990’da 30 binlik Rus ordusu Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de
silahsız sivil nüfusa ateş etti. Tanklar arabaların, insanların üzerinden geçti. Katledilen insanlardan yalnızca 135’inin
ismi belirlenebildi. 20 Ocak katliamı Azerbaycan halkının
bağımsızlık kararı ile sonuçlandı. Ne var ki 1991 yılında Rusya, Azerbaycan’ın bağımsızlığını Hocalı soykırımıyla cezalandıracaktı. 366. Rus alayının bütün silahları, tank ve topları Ermenilerin
kullanımına sunuldu. Ermeniler her akşam bu tank ve toplarla Karabağ’daki Azerbaycan köylerini ateşe veriyor, evleri
yakıyor, sivil insanları katlediyorlardı. Ermeni terörü bütün şiddetiyle meydandaydı. 1988-96 yıllarında Azerbaycan
halkına karşı Ermeni terör örgütleri tarafından 400 kadar terör eylemi yapılmış, sonucunda 1.500’den fazla insan hayatını
kaybetmiş, 2.000’den fazla insan sakat kalmıştı. Hocalı 1988’den beri Ermenilerin zulmü altındaydı. Çocuklar sokağa çıkmaktan mahrum, bodrumlarda büyüyorlardı.
Hocalı, Karabağ için stratejik bir pozisyona sahipti. İki tarafı nehir, arkası ormanlar ve Ermeni köyleriyle çevriliydi. Azerbaycan ilçesi Ağdam’a giden tek bir yol da Nahçıvanlı isimli Ermeni köyünden geçiyordu. Hocalı’ya yakın Azerbaycan köyleri 1992 Şubat ayı başlarında işgal edildi. Kuşçular köyü işgal edilirken, Niyaz Zeynalov’un gözleri önünde 7 ihtiyar köylü evlerinde diri diri yakıldı.
Karadağlı köyü işgal edildiğinde yarısı
çocuk olmak üzere 32 kişi kurşunlanmış, çoğu yaralı halde kuyulara atılarak gömülmüştü. Hocalı Ermenilerin
kuşatması altındaydı artık. Köyle iletişim
helikopterle sağlanıyordu. 28 Ocak
1992’de Ağdam’dan Şuşa’ya uçan Mİ-8
helikopteri Ermeniler tarafından füze
ile patlatıldı. 41 yolcu ve mürettebattan
3 kişi hayatını kaybetti. Bundan sonra
Hocalı’ya helikopter uçuşu da kaldırıldı.
1992 yılı 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan
gece, Dağlık Karabağ’a bağlı 7.000 nüfuslu Hocalı kasabası Ermeniler tarafından
tamamen kuşatıldı. Hedefleri tek bir
insanı sağ bırakmamaktı!
Planlı ve sistematik katliam
Gecenin yarısı, insanlar uykudayken
ağır zırhlı silahlar kuşanan gözü dönmüş
Ermeniler dört bir yandan Hocalı’ya
saldırdılar. Her taraftan tanklar, toplar
ve füzelerle ateşe tutulan şehir yakıldı.
Ateşten kaçan insanlar gruplara bölünerek nehirleri geçip ormanlara sığındılar.
O gece şiddetli kar yağıyordu. İnsanlar
orman içinde dizboyu karda koşuyor,
kurtulmaya çalışıyordu. Ermeniler ise
peşlerinde onları izliyor, ele geçirdiklerini gözlerini kırpmadan katlediyorlardı.
Ormanda donarak ölenler de oldu. 1.275
insan rehine olarak alınıp en şiddetli
işkencelere maruz bırakıldılar. 6 gencin
başı Ermeni mezarları üzerinde kesildi.
Evlerinden çıkamayan ihtiyarlar, hastalar
evleriyle birlikte yakıldılar. Bir Ahıskalı
Türk’ün, Hocalı’nın alınması şerefine
kurban olarak başı kesildi. İnsanları aç
bırakıp kollarını, bacaklarını, kaburgalarını kırdılar; tırnaklarını çıkardılar,
canlı canlı yaktılar. Rehineler hakaretlere
maruz bırakıldı. Kadınlar ve çocuklara vahşi muamelelere maruz kaldılar.
Esarette tutulanlara içeriği bilinmeyen
iğneler yapıldı; iğne yapılan insanlardan
birkaçı geri alındıktan sonra hayatını
kaybetti. Hâsılı Hocalı’da yalnız Hocalılar katledilmedi, uluslararası hukuk da
katledilmiş oldu.
63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i ihtiyar
613 kişi vahşice öldürülmüş; 150’den
fazla insan kaybolmuş, 8 aile tamamen
yok edilmişti. 8 aile, 8 nesil demektir.
25 çocuk anne-babasını kaybetti. 76
çocuk sakat kalacak derecede yaralandı.
200’den fazla insan ormanlarda ölümden kaçarken donarak hayatını kaybetti;
rehine alındıktan sonra tıbbî yardım
edilmediğinden kangren olan insanların
ayakları veya ayak parmakları kesildi.
190 insan bugüne kadar kayıptır ve
Ermenistan bu insanların akıbeti
hakkında hiçbir bilgi vermemektedir.
Hocalı’nın işgali 1992 yılı Nisan ayındaki para değerine göre devleti 5 milyar
ruble zarara uğratmıştır. İnsanlara
vurulmuş zararsa hiçbir para değeriyle
kıyaslanamaz.
Hocalılıların şehri terk etmesi için yol bıraktıklarını iddia eden Ermenilerin “yol”
dedikleri Nahçıvanlı yoludur ki, insanların en az 400 kadarı tam da bu yolda
katledilmiştir. Hocalı’dan çıkacak başka
yol da yoktur. Hocalı kuşatılmış, burada
kalan nüfus planlı olarak katledilmiştir.
Rehine alınanlar da sakat bırakılmış,
işkencelere maruz kalmışlardır. 150
insan rehine alınarak geri verilmemiş;
21 çocuk ailesinden ayrılarak saklanmıştır. O çocuklardan 10 günlük bebek
Mehsel’den, 6 yaşındaki Sebine’den, 16
yaşındaki Söhrab’a kadar tam 21 çocuğun akıbeti hakkında bugüne kadar bilgi
verilmediğini belirtelim.
Hatırlatmak isterim ki, Dağlık Karabağ’da ve çevresindeki 7 ilçede işgal
zamanı 20 binden fazla Azerbaycan
vatandaşı katledilmiş, 50 bin insan sakat
bırakılmıştır. Azerbaycan vatandaşlarına
karşı 400’e yakın terör eylemi gerçekleştirilmiş, bunlar sonucunda 1.500’den fazla
insan hayatını kaybetmiştir. Karabağ
Savaşı döneminde 5 bin Azerbaycan
vatandaşı kaybolmuş; bunlardan 871’i
Ermenistan tarafından esir ve rehine
olarak alınmış fakat geri verilmemiştir.
Bebekler dahi katledildi
1992 yılında Azerbaycan Başsavcılığı’nda
açılan Hocalı soruşturmasında bütün
deliller toplandı ve Birleşik Milletler
Teşkilatı’nın soykırım tanımına göre Hocalı’da Azerbaycan vatandaşlarına karşı
soykırım yapıldığı ispatlandı. Hocalı
soykırımıyla alakalı İngiliz yazar Thomas
De Wall, Karabağ: Savaşta ve Barışta
Ermenistan ve Azerbaycan adlı kitabında,
Serj Sarkisyan’ın Ermenistan cumhurbaşkanı olduğu dönemde, “Hocalı’dan önce
Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı,
Ermenilerin sivil topluma el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bu düşünceyi
kırmayı başardık” diye söylediğini yazar.
Fransız Gazeteci Jan iv Yunet de şunları
söylemektedir: “Biz Hocalı soykırımının
şahidiyiz. Biz Hocalı’yı koruyanların,
yüzlerce sivil halkın, çocukların, ihtiyarların cesetlerini kendi gözlerimizle
gördük. Ermeniler bizim helikopteri
de ateşe tuttukları için video çekimini
sona erdiremedik. Lakin yükseklikten
gördüklerimiz de yapılan gaddarlığı
anlamak için yeterliydi. Bu çok ürpertici
bir manzaraydı. 5-6 yaşındaki çocukları,
bebekleri, gebe kadınları merhametsizce
katleden Ermeni cellatları kimseyle karşılaştırılamazlar.”
Moskova’da yayımlanan İzvestiya gazetesi
13 Mart 1992’de Binbaşı Leonid Kravets’in söylediklerini yazıyordu: “Ben
şahsen tepede 100’e yakın ceset gördüm.
Birinin başı yoktu. Her tarafta hunharca
öldürülmüş kadın, çocuk ve ihtiyarlar
görünüyordu.”
Hocalı vahşetinin şahidi Ermeni Gazeteci
Daud Kheriyan yazıyor: “Ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1
km batısındaki bir yere 2 Mart günü 100
Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm.
Başından ve elinden yaralıydı, yüzü
morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına
rağmen hâlâ yaşıyordu. Çok az nefes
alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker
onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne
fırlattı. Sonra bütün cesetleri yaktılar.
Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler
arasından bir çığlık işittim gibi geldi.
Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya
döndüm. Onlar Haç uğruna savaşa
devam ettiler.” (Daud Kheriyan, For The
Sake of Cross, s. 62-63).
14 Mart 1992’de Paris’te yayımlanan
Valer Aktüel dergisine göre, “Bu Özerk
bölgede -Dağlık Karabağ’da- Ermeni
silahlı destekleri Ortadoğu’dan çıkmışlarla birlikte muasır teknolojiye,
hatta helikopterlere sahipler. ASALA’nın
Suriye ve Lübnan’da askerî üsleri ve silah
ambarları vardır. Ermeniler 100’den fazla
Müslüman köyünde katliamlar yaparak
Karabağ’daki Azerbaycanlıları mahvetmişler.”
Ermeni yanlısı Saharov Fonu da
itiraf etti
İngiltere’nin Fant Men News televizyonunun muhabiri R. Patrik’in, “Hocalı’da
yapılan vahşiliklere dünya kamuoyunda
hiçbir şeyle hak kazandırmak mümkün
değildir” sözlerini de hatırlamalıyız.
Hocalı’da yapılanların soykırım olduğu
o kadar açıktır ki bu gerçeği Moskova’da
Ermeni yanlısı olarak bilinen Saharov
Fonu da itiraf etmek zorunda kalmıştır.
19 Şubat 2015’te, Fransa senatosunda yapılan Dağlık Karabağ konulu konferansta
Ermenistan uzmanı Fransız Tarihçi
Maksim Goen şöyle diyordu: “Ermeniler
Kafkaslar’da problemli bir toplumdur.
Onlar Karabağ’ı işgal etmiş ve soykırım
yapmışlardır.” Goen bu konferansta
Osmanlı dönemindeki Ermeni soykırımı
iddiasının uydurma olduğunu da ifade
etmiştir!
Hocalı soykırımı organizatörlerinin
cezalandırılması için uluslararası hukuk
maddelerine baktığımızda, Ermenistan’ın
Azerbaycan’a silahlı saldırısının uluslararası hukuk sözleşmesine aykırı olduğu
açıkça görülür:
1. 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve ek
protokolleri (“Sivil Halkın Muhafazası
Hakkında”, “Askerî Esirlerle Davranma
Hakkında”, “Kuru Savaşlarında Yaralı
ve Hastaların Korunması Hakkında”
bölümleri.)
2. “Soykırım Cinayetlerinin Önlenmesi
ve Cezalandırılması” Sözleşmesi
3. “İnsan Haklarının ve Başlıca Özgürlüklerin Sağlanması Hakkında” 1950 yılı
Avrupa Sözleşmesi
4. “Askerî Münakaşalar Zamanı Kültür
Servetlerinin Korunması Hakkında”
Haag Sözleşmesi
5. “Kültürel Servetlerin Yasadışı Piyasaya
Sürülmesi Hakkında” Paris Sözleşmesi
6. Birleşik Milletler Teşkilatının 1948 yıl
tarihli “Tecavüz Kavramı” beyanını ve
güvenlik konseyince 1993 yılında kabul
edilmiş, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin
toprak bütünlüğünün tanınmasına ve
işgal edilmiş Azerbaycan topraklarının
şartsız boşaltılması hakkında 822, 853,
874, 884 sayılı kararları.
İşte bu sözleşme, anlaşma ve kararların
maddeleri, Ermenistan Cumhuriyeti’nin, Azerbaycan’a karşı terör, tahrip,
vandalizm ve soykırım hususunda suçlu
bulan hukuk kuralları gereğince cezaya
çarptırılmasına imkân sağlamaktadır.
Diğer taraftan, Nurnberg Askerî Trebunalı Mahkemesi’nde faşistlere yönelik
suçlamalara göre, cinayetler aynen ve
daha şiddetli şekilde Azerbaycan topraklarının işgali zamanı Ermenistan ordusu
ve çetelerince yapılmıştır.
Azerbaycan, Nurnberg Davası belgelerine
dayanarak, topraklarının işgaliyle ilgili
insanlık aleyhine cinayetleri araştıracak,
inceleyecek ve ceza uygulayabilecek bir
uluslararası mahkeme kurulmasını talep
etmelidir. Ne var ki bu durumda, Bosna
Hersek soykırımını soykırım olarak görmeyen bir hukuk bakışı Hocalı’da yapılanlardan dolayı gerçek savaş suçlularını
cezalandıracak mıdır? Bu soruya olumlu
bir cevap veremiyoruz ne yazık ki; çünkü
bu mahkemeleri ve uluslararası örgütleri
biz kurmadık. İşte bu yüzden Azerbaycan
tarafı daha olumlu bir ortam beklemek
zorundadır.
Kaynakça:
A. Hasanoğlu, Ermeni Sendromu, İstanbul 2013, s. 445.
......................, In Armenian Captivity, Bakü 2008, s. 355.
......................, Xocalı Soyqırımı, “Xalq Qəzeti”,
26.02.2004.
......................, “Əsirlikdə yaşananlar”, Ekspress qəzeti,
18.08.2004.
......................, “İnsan Ticarəti: Qul Kimi Alınıb Satılan
Vətəndaşlarımız” “525-ci qəzet”. 30.08.06.
Azerbaycan Cumhuriyeti Esir ve Kaybolmuş, Rehine
Alınmış Vatandaşlarla İlgili Devlet Komisyonu’nun
arşivi:
N. Yaqublu, Xocalı Qırğını, Bakı 1992, s. 128.
Z. Sultanov, Xocalı Faciəsi, İşıq, Bakı 1993, s. 104.
ALINTI : 02 DerintarihSubat 2020
1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder