Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu -->

5 Ekim 2017 Perşembe



ÇANAKKALE’DEN MEKTUP
Bütün Osmanlı coğrafyasındaki halk sel olup Çanak­kale’ye akmış, Gelibolu Yarımadası’nda 14 ay 6 gün dünya tarihinin en büyük savaşı olmuştu.
Eli silah tutan herkes, anasından, atasından, eşinden, nişanlısından helallik isteyip geri dönmemek üzere Ça­nakkale'ye geldiler. Bu insanlardan binlercesi ya cephe­de kaldı şehit oldu veya gâzî olarak memleketine döndü.
Çanakkale’den bir asker mektubu:
Bölük Emini ve Başçavuş Hüseyin:
“Benim tek kardeşçiğim Mehmet, Sen bensiz oralarda ne yapıyon? Ne iş tutuyön? Haber ver bakalım:
Koca Nine zahirelerimizi öğüttü mü? Köyün değirmeni işliyor mu? Şimdicik ben kalksam da köye geliversem bir dilim ekmek bulup verebilin mi? Küçük pınar daşdı mı? Daşmadıysa susuzluk çekersiniz, vah vah.
Bana bak oğlum, şimdicik çocuklar delikanlı yerine geçtiler. Sen de davran, Koca Nine’ne, köyün ihtiyarla­rına yardım et. Sana ne verirlerse yapıver, anladın mı?
Sen beş vakit namazını kılı yon mu? Yoksa tenbel ten- beî sokaklarda mı dolaşıyon? Aman Mehmet’im, beş vâkit namazını sakın sakın ha terk etmeyesin. Namazı­nı kılmazsan, orucunu tutmazsan Hak Teâlâ hazretleri seni sevmez. Beş sene sonra asker olunca yüzünde nur görülmez. Sonra senin adını bölükte “yüzü şavksız Meh­met” koyarlar.
Bizim köyün hocası, büyük âlimdir. Sen beni dinle, hoca efendinin eteğine yapışasın. Sen ondan daha yirmi bin ilim kaparsın.
Bizleri sorarsan, ah oğlum bilsen cenkte neler, ne babayiğitlikler gösteriyoruz.” (Tarihin Satır Aralarından, Çamlıca B. Y.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder